Tuesday, April 24, 2007

Belki birgün Gelin insan olarak yeniden kendimize gelelim.Yoksulluğa açlığa karşı bizde el uzatalım. Yaşanan bu zülumların belkide sorumlusu biziz.Onlar için ne yapıyoruz, onların yerinde bizde olabilirdik. Neden dünya da açlık, yoksulluk, zülum var kendimize sordukmu hiç. Bizim atalarımız bu dünyanın süper gücüyken dünya baharı yaşıyordu. Nasılki onlar 19 gemiyle gittiler ve çoğu geri dönmedi.Neden çünkü gönül vicdan vardı.Şimdi ise dünyanın süper güçleri yalnızca kendi menfaatlarını düşünüyorlar çünkü onlarda gönül yok sadece akıl var.Güzelliklerin olması için aklın yanında gönül şart.Eğer dünyanın yeniden baharı soluklamasını istiyorsak insan olarak hepimiz bu taşın altına el koyalım....Kim bilir belki birgün o günler gelecek.

Belki birgün

Gelin insan olarak yeniden kendimize gelelim.Yoksulluğa açlığa karşı bizde el uzatalım. Yaşanan bu zülumların belkide sorumlusu biziz.Onlar için ne yapıyoruz, onların yerinde bizde olabilirdik. Neden dünya da açlık, yoksulluk, zülum var kendimize sordukmu hiç. Bizim atalarımız bu dünyanın süper gücüyken dünya baharı yaşıyordu. Nasılki onlar 19 gemiyle gittiler ve çoğu geri dönmedi.Neden çünkü gönül vicdan vardı.Şimdi ise dünyanın süper güçleri yalnızca kendi menfaatlarını düşünüyorlar çünkü onlarda gönül yok sadece akıl var.Güzelliklerin olması için aklın yanında gönül şart.Eğer dünyanın yeniden baharı soluklamasını istiyorsak insan olarak hepimiz bu taşın altına el koyalım....Kim bilir belki birgün o günler gelecek.

İNSANLIĞIN YIKILDIĞI AN VE TUTUP KALDIRACAK KİMSE YOK MU...?


FİLİSTİN'de insanlar ''AÇLIKTAN'' ÖLÜRKEN onlara yardım edecek kimse yok mu?gelin onlar yardım eli uzatalım.

Açlığın Küçük Bir Çocuktaki GÖRÜNTÜSÜ...!


Açlıktan ağlayan bir çocuk...Biz basit şeylerle uğraşırken o karnını doyurmak için neler yapıyor acaba...?

Türkiye'de Açlıkkkk...!

Türkiye'de yoksulluk sınırı dört kişilik bir ailenin barınma,giyim,ulaşım giib aylık zorunlu giderleri harcama tutarı ekim ayında bin 774 YTL 39 Ykr oldu.

AÇLIK NEDİR ??

İlkel insan topluluklarının kaderi onbinlerce yıl boyunca doğa koşulları tarafından belirlenmiş, kıtlık ve açlık insan topluluklarını karınlarını doyurabilecekleri verimli alanlara doğru göç etmek zorunda bırakmıştı. Tarım devrimi ve yerleşik hayata geçişle birlikte insanlık, doğa güçlerine boyun eğmekten kurtulmaya, doğayı dönüştürerek ona egemen olmaya, kendi yaşam koşullarını üretebilmeye başlamıştır.
Sanayi devrimi insanın doğa üzerindeki egemenlik mücadelesinin dönüm noktasını oluşturur. Son 200 yılda öyle muazzam bir teknolojik atılım gerçekleşti ki bugün insanoğlu ekvatordan Kuzey kutbuna, denizin binlerce metre altından uzaya kadar hemen her yerde yaşamını üretebiliyor. Bilim ve teknoloji sayesinde en iyi hayvan ırkları yaratıldı. Sulama, gübreleme ve tohum ıslahı sayesinde toprağın verimliliği onlarca kat arttı. İstenilirse çölün ortasında bile tarım alanları yaratılabiliyor. Cep telefonlarını, yani uzaydaki uyduları kullanmak gündelik yaşamımızın basit bir parçası haline geldi. Aynı uydularla her yıl dünyada yetişmekte olan tarım ürünlerinin miktarları bile saptanabiliyor.
İnsanın, hiç değilse gıda ürünleri üretimi bakımından, doğa üzerindeki egemenliği öyle bir aşamaya geldi ki, hava koşulları ne kadar olumsuz olursa olsun yaklaşık 6 milyar 300 milyonluk insan nüfusunun gıda ihtiyacının kat be kat fazlasını üretebilme potansiyeline sahibiz. Bugün dünyadaki gıda üretiminin, 10,5 milyar insanın sağlıklı beslenmesine yetebileceği hesaplanmaktadır.
800 milyon insan aç
Ancak öte yandan çağımız, insanlık tarihinin en derin çelişkilerinin yaşandığı en akıldışı çağdır. Kapitalizm bir yanda inanılmaz bir zenginlik diğer yanda ise ölümcül bir yoksulluk üretiyor. Dünya Bankası ve Dünya kalkınma raporu verilerine göre;
Dünya nüfusunun yarısı, yani 3 milyardan fazla insan günde 2 dolardan daha az, 1,5 milyar insan da 1 dolardan daha az bir gelirle “yaşıyor”. Buna karşılık dünya nüfusunun yüzde 10’u, dünya toplam gelirinin yüzde 70’ini alıyor.
800 milyon insan aç yaşıyor. Yılda 11 milyon çocuk açlıktan ölüyor.
Afganistan’da günlük ortalama gelir 44 cent, Etiyopya ve Kongo’da ise 27 cent.
Doğu Asya ve Pasifik ülkelerinde yaşayan 267,1 milyon kişi, Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde yaşayan 17,6 milyon kişi, Latin Amerika ve Karayipler’de yaşayan 60,7 milyon kişi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşayan 6 milyon kişi, Güney Asya’da yaşayan 521,8 milyon kişi, Sahra altı Afrika’da yaşayan 301,6 milyon kişi, günde 1 dolardan daha az gelirle yaşamını sürdürüyor.
Bugüne kadar Dünya Bankası’nın yoksullukla mücadele adına ileri sürdüğü öneri şuydu: Gelişmekte olan ülkelerde “zengin kesimden alınan vergiler azaltılacak” böylece yatırım ve istihdam artacak, uzun dönemde yoksulluk ortadan kalkacak! Yani yoksulluğu ortadan kaldırmanın yolu zengini daha zengin hale getirmektir. Bu mide bulandırıcı öneriler utanmaz kapitalist uzmanlar tarafından öneriliyor ve kapitalist rejimler tarafından uygulanıyor.
Dünya Bankası’nın, kardeş kuruluşu IMF ile birlikte faaliyete geçtiği 50 yılı aşan sürede yoksulluk giderek arttı. Raporda, dünyada günlük geliri 1 doların altında kalan insanların sayısının 1987’de 1,2 milyarken bugün 1,5 milyara çıktığı belirtiliyor. Bu sayının 2015 yılında 1,9 milyara ulaşması bekleniyor. Geçen 50 yılda, zenginlerle yoksullar arasındaki gelir uçurumu daha da arttı. Dünyanın en yoksul ülkelerinde kişi başına düşen gelir, 1970-1985 yıllarında zengin ülkelerdeki kişi başına gelirin yüzde 3,1’i düzeyindeyken, bu oran 1990’ların sonunda yüzde 1,9’a dek düştü. Bu oranların ülkeler arası ortalama gelir uçurumunu yansıttığı unutulmamalıdır. Yoksul ülkelerde de zengin-yoksul uçurumunun olduğu hesaba katılırsa durumun çok daha vahim olduğu görülür.
Açlık ve yoksulluk sadece en geri ülkelerde yaşayan insanların mı sorunudur? Bir zamanlar Latin Amerika’nın en kalkınmış ülkelerinden biri olan Arjantin’den gelen haberler durumun hiç de böyle olmadığını ispatlıyor:
“Arjantin’de çocuklar açlıktan ölüyor. Ekonomik krizin tüm ağırlığıyla hissedildiği Arjantin’de, yoksul ailelerin çocukları gıdasızlık nedeniyle hayatını kaybediyor... Arjantin’de en alt gelir grubundaki ailelerin çocukları, yetersiz beslenme nedeniyle ölüyor. 36 milyonluk ülkenin yarısı, fakirlik sınırının altında yaşıyor. ... ekonomik krizin pençesindeki Arjantin’de her 10 çocuktan altısı sefalet içinde yaşıyor.... Arjantin’de dakikada 12, günde 16.900 kişi yoksullar ordusuna katılıyor. 2002 Mayıs ayı itibariyle ülkede yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 19 milyonu aştı.”
Arjantin varlık içerisinde yokluk yaşıyor. Dünyanın en büyük sığır eti, tahıl ve soya fasulyesi üreticileri arasında bulunan Arjantin’de, açlık artık gündelik bir olgu haline geldi. Arjantinli işçilerin ürettiği ürünler mağazaların içerisinde duruyor ve aç insanlar, aslında kendilerine ait olanı almaya kalktıklarında karşılarında polis ve orduyu buluyor, dünya televizyonlarında serseri bir avuç yağmacı olarak tanımlanıyorlar

Türkiye'de Açlık.....





AÇLIK VE YOKSULLUK RAPORU
ATO’NUN RAPORUNA GÖRE TÜRKİYE’DE HER 100 YTL’NİN SADECE 8.2 YTL’SİNİ YOKSULLAR HARCIYOR… HER 100 KİŞİDEN 26’SI YOKSUL
YOKSULLAR, EĞİTİME HANE BAŞINA AYDA 85 KURUŞ, SAĞLIĞA 5.2 YTL. AYIRIYOR
TÜRKİYE’DE 18 MİLYON KİŞİ YOKSULLUKLA BOĞUŞUYOR… 909 BİN KİŞİ İSE AÇ
EN DİPTEKİ 50 BİN 933 HANE GÜNDE 333 KURUŞ VE DAHA AZI İLE GEÇİNİYOR. BU HANELERDE FERT BAŞINA GÜNDE 66 KURUŞ DÜŞÜYOR
YOKSULLAR HANE BAŞINA GÜNDE ORTALAMA 11.79 YTL İLE HEM YİYİP İÇİYORLAR, HEM ISINIYORLAR, HEM DE İLAÇ ALIYORLAR.
AYGÜN: “KOMŞUMUZ AÇ YATIYOR

Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yoksulluk Çalışması verilerinden yararlanarak hazırladığı rapora göre, Türkiye’de her 100 YTL’nin sadece 8.2 YTL’sini yoksullar harcıyor. Her 100 kişiden 26’sı yoksul…
Türkiye’de yaklaşık 18 milyon kişi yoksullukla boğuşuyor. 2004 yılı rakamlarına göre, Türkiye’de 909 bin kişi ise gıda harcamalarını bile karşılayamıyor. Bir başka deyişle 909 bin kişi aç… Açlık sınırı 1 kişi için ayda 81 YTL…
Yoksul hanelerde ortalama hane büyüklüğü 5 kişiden oluşuyor. 5 kişilik hanelerde yoksulluk sınırı 2002 yılında 353 YTL iken, 2004 yılında yüzde 38 artışla 488 YTL’ye, açlık sınırı da 152 YTL’den yüzde 36 artışla 207 YTL’ye yükseldi.
ATO’nun raporuna göre, 18 milyon yoksul, 3.5 milyon haneye tekabül ediyor. Bunların ortalama aylık geliri, 463.8 YTL, günlük geliri ise 15.5 YTL. Bu aylık değer ortalama hane halkı büyüklüğü olan 5 kişiye bölündüğünde, yoksul haneler kişi başına ayda ortalama 92.8 YTL, günde ise 3.1 YTL’yle yaşamlarını devam ettirmek zorunda…
EN DİPTEKİLER
Yoksul hanelerin gelirleri kendi içlerinde de farklılık gösteriyor. 3.5 milyon yoksul hanenin yüzde 1.4’ünün aylık ortalama geliri 100 YTL ve altında… Bir başka ifadeyle “en dipteki” 50 bin 933 hane günde 333 kuruş ve daha azı ile yetinmek durumunda… Yoksul hanelerde ortalama hane halkı büyüklüğünün 5 olduğu varsayımına göre, bu hanelerde kişi başına ayda ortalama 20 YTL, günde ise 66 kuruş düşüyor…
2004 yılı rakamlarına göre 11 bin kişi günde 78 kuruş, 1 milyon 752 bin kişi 1 YTL 68 kuruş, 14 milyon 681 bin kişi de 3 YTL 35 kuruşun altında yaşamak zorunda.
HER 100 YTL’NİN 8.2 YTL’SİNİ YOKSULLAR HARCIYOR
2004 yılı rakamlarına göre her 100 YTL’nin sadece 8.2 YTL’si yoksullar tarafından harcandı. Yoksullar en çok “gıda, alkolsüz içkiler ile konut ve kira”ya harcama yaptılar. Toplam harcamaları içinde gıda ve alkolsüz içkiler yüzde 43, konut ve kira harcamaları yüzde 28 pay aldı.
Yoksullar 2004 yılında hane başına aylık ortalama 151.8 YTL, kişi başına aylık ortalama 30 YTL 36 kuruşluk gıda harcaması yaptılar. Fert başına günlük gıda harcaması miktarı ise 1 YTL oldu.
AKIL ERMEZ HESAP
Rapora göre yoksullar, hane başına günde ortalama 11 YTL 79 kuruş harcadılar. Yani 11 YTL 79 kuruşa hem yediler, içtiler, hem ısındılar, hem de ilaç aldılar… Harcamaları içinde en az payı yüzde 1.5 ile sağlık ve yüzde 0.24 ile eğitim harcamaları alırken, haberleşme ve ulaştırma harcamaları yüzde 7.5 pay aldı.
Yoksullar sağlığa hane başına ayda ortalama 5.2 YTL verirken, eğitime sadece 85 kuruş ayırabildiler.
EĞİTİMSİZLİK YOKSULLUKLA KOL KOLA
6 yaşından büyük yoksul fertlerin yüzde 20.8’i, yani 3 milyon 240 bin kişi okuma yazma bile bilmiyor. Yoksulların yüzde 30.6’sı (4 milyon 762 bin kişi) okur-yazar, yüzde 33.1’i (5 milyon 161 bin kişi) ilkokul mezunu.
Bir başka ifadeyle, 6 yaşından büyük toplam 15.6 milyon yoksul kişinin yarıdan fazlası (yüzde 51.4) ya sadece okuyup yazabiliyor ya da okuma-yazma bilmiyor. Üçte biri de ilkokul mezunu…
YOKSULLUK DİZ BOYU
Yoksulların yüzde 85’i gecekondu ve gecekondu benzeri tek katlı müstakil evlerde oturuyor. Yüzde 40’ının evinde tuvalet yok, tuvalet evin dışında bulunuyor. Yüzde 17’sinin evinde banyo, yüzde 9.4’ünde de mutfak bulunmuyor.
Yoksulların tamamına yakını (yüzde 99.4) soba ile ısınmaya çalışıyor. Sobada kullandıkları yakıt ise odun (yüzde 82) ve tezekten (yüzde 9) oluşuyor.
YOKSULLUK ÇOCUK VE YAŞLILARI VURUYOR
Yoksulların yarıya yakınını (yüzde 47) 15 yaşından küçük çocuklar ve 65 yaşından büyükler oluşturuyor.
17 milyon 991 bin yoksulun, yüzde 41’i 15 yaşın altında… Oyun ve okul çağındaki 7 milyon 325 bin çocuk anne ve babaları ile birlikte yoksulluğun kucağında…7 milyon 325 bin yoksul çocuğun da yüzde 40’ı ( 2 milyon 919 bin) 6 yaşından küçük…
17 milyon 991 bin yoksulun yüzde 11.5’i, yani 2 milyon 64 bin kişi de 55 yaşından büyük… Bunların da 56.3’ü 65 yaşından büyük… Diğer bir ifade ile 65 yaşın üzerindeki 1 milyon 161 bin kişi, yaşamlarının son günlerinde yaşlılık ve hastalığın yanısıra yoksullukla da boğuşuyor.
YÜZDE 13.9’U TRANSFER GELİRİYLE GEÇİNİYOR
3.5 milyon yoksul hanenin yüzde 13.9’u transfer gelirleriyle, yani devlet ya da özel sektörden aldıkları “emekli maaşı, öğrenci bursu, yaşlılık maaşı, işsizlik maaşı, sosyal yardım fonu ödemeleri” gibi gelirler veya özel kişi ve teşebbüslerden elde ettikleri yardım, burs ve benzeri yollarla geçinmeye çalışıyorlar.
Yoksul hanelerde, hane başına aylık ortalama transfer geliri 315 YTL’yi bulurken, transfer gelirlerinin yüzde 73’ü devletten elde ediliyor. Devletin bu hanelere emekli maaşı, vergi iadesi, öğrenci bursu, yaşlılık maaşı, sosyal yardım fonu, işsizlik maaşı, dul, yetim, öksüz maaşı, gazilik ve malullük maaşı olarak ödediği nakdi ve ayni miktarların tutarı hane başına ortalama 230 YTL’yi buluyor.
Transfer geliri elde eden hanelerin transfer gelirlerinin yüzde 26’sı komşulardan, sosyal yardım derneklerinden, sivil toplum örgütleri benzeri özel kurum ve kuruluşlardan, yüzde 1.1’i de yurtdışında yaşayan yakınlarından geliyor.
ÇOĞU TARIM SEKTÖRÜNDE ÇALIŞIYOR
Yoksul kişilerin içinde çalışan sayısı 5.2 milyon kişi. Bunların 3.2 milyonu (yüzde 62) tarımdan ekmeğini çıkarmaya çalışıyor. Yoksulların tarımdan sonraki ikinci ekmek kapısı ise hizmet sektörü… Yüzde 22.1’i hizmet sektöründe çalışıyor.
Ücretli veya maaşlı olarak çalışanlar, çalışan yoksulların içinde 1 milyona yakın sayıları ile yüzde 19 pay alırken, yevmiyeli olarak çalışanlar da 829 binin üzerindeki sayıları ile yüzde 15.6 pay alıyorlar.
AYGÜN: KOMŞUMUZ AÇ YATIYOR
ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’de açlık ve yoksulluk rakamlarının ürkütücü boyutlara ulaştığını belirterek, “Bir zamanlar Türkiye’de açlık olmamasıyla övünürdük. İnsanımız malesef açlık ile de tanıştı. Açlık o kadar arttı ki, hemen yanıbaşımızda komşumuz aç yatıyor” dedi.
Yoksulluk kelimesinin ardında büyük dramlar yattığını belirten Aygün, “Yoksulluk günümüzün en önemli sorunu… Bugün güvenlikle ilgili sorunlarımızın çoğunun temelinde yoksulluk bulunuyor” dedi.
Gelir dağılımı eşitsizliği arttıkça yeni yoksullar ortaya çıktığını ve mevcut durumun daha da kötüleştiğini vurgulayan Aygün, şunları kaydetti:
Gelir dağılımı adaletsizliğinin ortadan kaldırılması yoksullar açısından son derece önemli… 2004 yılı gelir dağılımı sonuçlarına göre, en yoksul yüzde 10’luk kesim gelirden yüzde 2.3, en zengin yüzde 10’luk kesim yüzde 30.9 pay alıyor. En zengin, en yoksuldan 14 kat daha fazla gelir elde ediyor. Yoksulluğun önlenmesi için devlete çok büyük görevler düşüyor. Sivil toplum örgütleri olarak bizim de özellikle eğitim konusunda güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Yoksullukla savaşırken sadece toplam rakamlar değil, bu rakamların arkasındaki gerçekler ve yoksulluk riski çok yüksek olan kesimler ele alınmalı.”

Afganistan'da Açlık.....




Afganistan'da açlık tehdidi

Kuraklığın hüküm sürdüğü Afganistan'da, milyonlarca insanın açlık tehlikesiyle yüz yüze olduğu bildirildi.
Afganistan'da hayat koşulları giderek kötüleşiyor.
"Christian Aid" adlı İngiliz yardım kuruluşunun açıklamasına göre, Afganistan'ın özellikle kuzey ve batısında kuraklık yüzünden yeterli ürün alınamıyor.
Kuruluşun 66 Afgan köyünde yürüttüğü araştırmaya göre, köylüler geçen kış ve baharda yağış olmadığı için nerdeyse hiç mahsul kaldıramadı.
Özellikle batıdaki Herat, kuzeybatıdaki Badgis ve orta kesimlerdeki Gor vilayetlerinde su kaynakları tamamen kurudu, kuzeydeki Feryab vilayetinin bazı bölgelerinde buğday hasadı yüzde 90-95 düştü.
Yardım kuruluşu, uluslararası camianın, Afgan hükümeti ve BM'nin temmuzda bulunduğu imdat çağrısına kulak vermesini istedi.
İmdat çağrısında, 76,4 milyon dolara acilen ihtiyaç duyulduğu belirtilmişti.
Afganistan'da açlığın henüz can almadığını belirten kuruluş, yardım eli uzatılmazsa birkaç aya kadar durumun vahamet arz edeceği uyarısında bulundu.